Bu Blogda Ara

Yiyecekler Nasıl Bozulur?

Yiyecekler Nasıl Bozulur
Yiyecekler Nasıl Bozulur?



Gıdaların marketlerde çok farklı şekilde sunulduğunu görürsünüz.Sebzeler,unlu mamüller,et ürünleri ve diğerleri.İhtiyacınıza göre uygun bir ürün alırsınız.Peki alırken nelere dikkat edersiniz?Fiyatını bir kenara koyarsak ,herhalde şekli bozulmamış,kötü kokular gelmeyen ,yani taze görünen ve bozulmamış olanı tercih edersiniz.Hiç düşündünüz mü,bir gıda neden bozulur?Bazılar çok kısa zamanda bozulurken bazıları neden daha uzun süre dayanır?
Gıdaların bozulması büyük oranda kendi üzerlerinde bulunan enzimlere ve ortamdaki bakterilerin ürettiği enzim ve zararlı toksitlere bağlıdır.Bunun yanında yağların oksidasyonuyla yani gıdalardaki yağların havadaki oksijenle tepkimeye girmesiyle de yağların bozulması gerçekleşir.Bu iki bozulma seklini açabiliriz.
1-Enzimatik(enzimlerin neden olduğu bozulma)

Enzimler kimyasal reaksiyonların hızlarını artıran bileşiklerdir.Bu enzimler yiyecek içinde yiyeceğin doğası gereği bulunabilir yada yiyecek içinde gelişen bakteri ,maya ve küf gibi mikroorganizmalar tarafından üretilebilirler.Örneğin muz içindeki enzimler,muz renginin yeşilden sarıya ve daha sonra olgunlaştıkça kahverengi ve siyaha dönüşmesine neden olurlar.Şeftali ,domates ve elma gibi meyvelerin olgunlaşması ve yumuşaması da diğer enzim reaksiyonlarına örneklerdir.
Gıdalarda normal olarak değişik bakteri türleri bulunmaktadır.Bunların bir kısmı hastalıklara neden olurken bir kısmı gıdanın bozulmasına neden olur.Hastalığa neden olan''patalojik''bakterilerin üreme süreci ,bozulmaya neden olan bakterilerin üreme sürecinden daha uzundur.Bu yüzden gıdalarda bakterilerin üreyeceği ortam olduğu zaman öncelikle bozulmaya neden olan bakteriler ürer,daha sonra patalojik bakteriler ürer.Böylelikle gıda;hastalığa neden olan bakteri üretmeden önce bozulur,daha sonra hastalığa neden olan bakteriler ürer.Bahsettiğimiz süreç istisnaları olmakla birlikte genel bir yaklaşımdır.Bakteriler bölünerek iki katına çıkmak suretiyle çoğaldıklarından,çok kısa bir sürede sayıları katlanarak artmaktadır.Şayet bakterilerin çoğalması için gerekli ısı ve nem gibi şartlar uygunsa ,bazı bakteriler 20 dakika gibi kısa bir sürede çoğalabilir.Yirmi dakika içerisinde bir hücre iki hücre olur;40 dAkika içinden dört hücre olur ve böylece devam eder.Bakteriler çoğalmaya yavaş başlarlar ancak sayıca çoğalmaları çok hızlı olur.Bazı bakterilerin hızlı çoğalmaya başlamasından önce yeni çevreye uyum sağlamaları için sadece dört saate ihtiyaçları vardır.Bakteri çoğaldıkça bunların ürettiği enzim miktarı artmaktadır.Bakteriler hızla çoğaldıktan sonra bir süre sonra ürettikleri enzim ve zararlı maddeler yiyeceğin lezzet,kıvam ve besin değerini bozacak düzeye gelirler ve böylece yiyeceğin''raf ömrü''dolmuş olur.Bir bakteri bir yiyeceğe ulaştığı zaman bunun anlamı şudur.Tüketicinin bu yiyeceği soğutması,ısıtması veya yemesi için dört saatten daha az bir zamanı kalmıştır.Yüksek ısı gıdadaki enzimlerin aktivasyonunu engeller.Bu özellikten dolayı sebzeler pişirilirken veya konserve yapılırken kaynatılır.Benzer şekilde soğuk da enzimlerin aktivasyonunu kısıtlar.Bu özellikten dolayı bazı gıdalar buzdolabında saklanır.

2-Yağların oksidasyonu

Gıdaların özellikle yağların havayla teması da bozulmalarını hızlandırmaktadır.Yağlardaki yağ asitleri bir takım kimyasal reaksiyonlarla parçalanır.Parçalanma sürdükçe yağ asitleri giderek küçülür.Bu süreç kötü ve ağır bir koku salınması ile sonuçlanır.Örneğin tereyağı bekledikçe ve buna bağlı oksidasyona uğradıkça tadı keskinleşir,fıstık ise,bekledikçe acılaşır.Yağ asitlerinin havayla teması sonucu bozulmasına yağların oksidasyonu diyoruz.Antioksidanlar yağlardaki bu oksidasyonu engelleyerek bozulmayı geciktirirler.Özetle diyebiliriz ki bir yiyeceğin bozulma derecesini içindeki mikroorganizma veya enzimlerin miktarları belirlemektedir.Enzimlerin çalışma ve üretilme hızları ortamın ısısı,nem miktarı ve asitlik derecesi gibi etkenlere bağlı olarak değişmektedir.Bunun yanında yağların havayla teması bozulmalarını hızlandırmaktadır.Bu yüzden gıdaların uygun şartlarda saklanması veya koruyucular içermesi önemlidir.

Bu yazımızı beğendiyseniz, ayrıca ''Organik Gıdaya Karşı Annelerin Bakış Açısı Nasıldır?'' yazımızda ilginizi çekebilir.


Organik gıdaya karşı annelerin yaklaşımı nasıldır?

Organik gıda
Organik gidaya karsi annelerin yaklasimi nasildir?


Organik gıdalara karşı son dönemlerde en çok konuşulanların başında (GDO)genetiği değiştirilmiş gıdalar gelmektedir.Özellikle süt ve yoğurt gibi çoçukların gelişimini sağlayan ürünlerin katkıları nelerdir?

Anneler neler yapmalıdır?

Anneler çoçukların gelişimi konusunda ne kadar hassaslar.Çoçuklarına neleri nasıl yedireceğini bilmemektedir.Çoçuklarının daha iyi gelişimi için araştırmaya yapan annelerin ortak kararı sudur:

Erken yaşlarda kazandırılan beslenme alışkanlıkları ileri yaşlarda da aynı şekilde gitmektedir.Daha küçük yaşlarda çocukları sebze ve meyve yemeye alıştırsak alışkanlıkları da o şekilde devam etmektedir.Bu ürünleri tüketirken en çok annelerin kafasına takılan bu ürünlerin ne kadar sağlıklı olduğudur.Taze ve doğal ürünlerin satıldığı organik pazarlarda gerçekte ne kadar sağlıklı ürünler satılmaktadır?Elbette annelerin ortak paydası çoçukları ve onların sağlıklı büyümeleridir.


SORULAR


Bir ürünün organik olup olmadığı nasıl anlaşılır?

-Aldığımız ürünün organik olup olmadığı üzerindeki organik torum logosundan anlayabiliyoruz.

Organik ürünler gerçekten besleyici midir?

-Organik ürünlerin besin değerleri yüksektir.Vitamin deposu olması topraktan aldığı besinde kimyasal olmayışı ürünü etkilemez


Organik ürünleri yüksek gelir seviyesi kişiler mi tüketir?

-Organik ürünler diğer ürünlere nazaran biraz daha pahalıdır.Fakat sağlığını yitirmiş kişilerin doktora gerek kalmaksızın organik gıdalarla beslenerek sağlığını geri kazanması ürünün fiyatının değil sağlığımızın ne kadar pahalı olduğunu göstermektedir.

Asıl soru bu kadar kalitesiz ürünleri bu kadar ucuza nasıl tükettiğimizin cevabını bulmaktır.

Organik ürünler gerçekten organik tarımla mı yetiştirilmektedir?

-Organik pazarlarda doğal ve organik olmak üzere ürünler satılmaktadır.Doğal ürünler genelde köyde yetiştirilmiş ürünlerdir.Fakat bunlarda kimyasal kullanılıp kullanılmadığı belli değildir.Organik gıda devletin belirtmiş olduğu ve kontrolünü elinde tuttuğu sertifikalı ürünlerdir.

 Organik gıdalar genelde viral yöntemlerle yani ağızdan pazarlama metoduyla satın alınır.Bir organik ürünü kullanan anne diğer annelere gönül rahatlığıyla referans olabilmektedir.Çocuklarının sağlıklı beslenmesi konusu da aralarında en çok konuştukları konulardan birisidir.Ayrıca online ortamlarda da gönül rahatlığıyla paylaşımlarını yaparak fikir alışverişi yapabilmektedirler.

Bu yazımızı beğendiyseniz, ayrıca ''Katkı maddelerinin kaynakları nelerdir?'' yazımızda ilginizi çekebilir.

Katkı maddelerinin kaynakları nelerdir?

Katki maddelerinin kaynaklari nelerdir?
Katki maddelerinin kaynaklari nelerdir?


Gıda katkı maddeleri sağlığa etkilerinin yanında,elde edildikleri kaynaklar açısından  da oldukça ilgi çekmektedir.Katkı maddeleri bitkisel  veya hayvansal kaynaklı olabildiği  gibi,sentetik olarak labaratuar ortamında da üretilebilir.

Katkı maddelerinin  kaynakları  önemlidir çünkü kişilerin inançları ve biraysel tercihleri  ile ilgilidir.Bazı dinlerde  bazı yiyecek  ve içecekler yasaklanmıştır.Yasaklanan yiyeceklerden  elde edilen bazı katkı maddeleri de bu dinin mensuplarınca tüketilmemektedir.Örnek  olarak müslümanlar  ve yahudiler  domuz eti yemezler.Domuzdan elde edilen katkılara da hassasiyetle yaklaşmaktadırlar.

Dini inanç yanında bireysel beslenme  tercihi de katkı maddelerini önemli kılmaktadır.Vejeteryanlar(hayvan eti yemeyenler)  ile veganlar veya bir diğer deyişle sıkı vejeteryanlar(hayvan eti yemeyenler dışında süt ve yumurta gibi hayvan eti yemeyenler)katkı maddelerini önemsemektedirler.Bu gruptaki insanlar hayvansal kaynaklı katkıları içeren gıdalardan uzak durmaktadırlar.

Bu yazımızı beğendiyseniz, ayrıca ''Gıda Katkı Maddelerinin Fonksiyonel Sınıflandırılması Nasıldır? '' yazımızda ilginizi çekebilir.

Gıda Katkı Maddelerinin Fonksiyonel Sınıflandırılması Nasıldır?

Gıda Katkı Maddelerinin Fonksiyonel Sınıflandırılması Nasıldır?
Gıda Katkı Maddelerinin Fonksiyonel Sınıflandırılması Nasıldır?



Gıda katkı maddeleri EFSA,FDA ve Kodeks Alimentarius gibi bir çok kurum ve kuruluş tarafından farkl şekillerde sınıflandılmaktadır.Burada sadece bir sınıflamaya bağlı kalmaksızın katkı maddelerinin fonksiyonlarının anlaşmasına yönelik sade bir sınıflandırma yapılmıştır.Buna göre katkı maddeleri fonksiyonlarına göre şekilde sınıflandırılabilir:
Koruyucular:Mikroorganizmaların neden olduğu bozulmalara karşı koruyarak raf ömrünü uzatırlar.Böylelikle gıdaların bozulması ve bazen de gıda zehirlenmesi gibi olaylar önlenmiş olur.
Gıda asitleri:Gıdaya belirli bir ekşiliğin yada keskin tadın verilmesi için kullanılır.Asitler ekşiliğin yanında gıdanın korunmasına,rengin değişmemesine ve unlu mamüllerinin kabarmasınada yol açar.
Tamponlar:Asitliğin veya alkaliliğin belirli bir seviyede kalmasını sağlar
Emilgatörler:Yağda ve suda karışan maddelerin birlikte tekdüze karışmasını sağlar.Yağ ve suyu homojen olarak karıştıramazssınız ancak emülgatör eklenmesiyle bu sağlanabilir.
Tatlandırıcılar:Şeker tadı verilmesini sağlar.Bunların bir kısmı şekerden daha düşük kalorili olup daha çok tat verdiği halde,sekerle benzer kalori düzeylerine sahip olanlarıda vardır.
Antioksidanlar:Yağların havadaki oksijenle tepkimeye girerek okside olmasını dolayısıyla bozulmasını engellerler.Böylelikle yağların acılaşması,tatların bozulmasını ve renklerinin değişmesi önlenmiş olunur.
Lezzet Attırıcılar:Gıdanın lezzet ve/veya kokusunu geliştirirler.Bunu yaparken gıdanın kendi orjinal tat ve kokusu değişmeden kalır.
Lezzetlendirciler:Üretim esnasında kaybedilen lezzeti sağlar ve gıdayı daha lezzetli yapar.
Renklendiriciler:Gıdalara renk verir veya renklerini attırırlar.
Renk tutucular:Gıdanın rengini korur veya kuvvetlendirirler.
Topaklanmayı önleyiciler:Tuz ve benzeri halindeki ürünlerin serbestçe akmaları için topaklanmayı engellerler.
İtici gazlar:Gaz veya uçucu sıvı yapısında olup gıdanın bir kaptan ayrılmasını sağlarlar.
Nem Tutucular:Havadaki nemi emerek kurutulmuş meyve gibi gıdaların nemlenmesini engellerler.
Stabilizörler:Bir gıdadaki maddelerin tekdüze dağılımını ve mevcut rengin korunmasını sağlarlar.Genellikle emülgatörlerle beraber kullanılırlar.
Un beyazlatıcılar:Unun beyazlatması için kullanılırlar.
Un terbiye ajanları:Unlu mamüllerin kalitesini ve görünüşünü degiştirirler.
Kaplama ajanları:Şekerleme veya turunçgillerle parlak bir görünüm vermek veya koruyucu bir kaplama sağlamak amacıyla kullanılırlar.
Köpüklenmeyi önleyiciler:Köpük oluşmasını engelleyerek kaynama esnasında yüzeyde istenmeyen bir tabaka oluşmasını önlerler.
Köpüklendiriciler:Bir gazın bir gıda içinde tekdüze dağılmasını sağlarlar.
Koyulaştırıcılar:Dokuyu geliştirmek,kıvamını attırmak ve tekdüze kararlılığı sağlamak amacıyla kullanılırlar.
Jelleştiricler:Gıdalara jel kıvamını vermek için kullanılırlar.
Paketleme gazları:Havayla irtibatı olduğunda bozulmaya yatkın olan gıdaların paketlenmesinde havanın yerine kullanılırlar.Gıda etiketinde görünmeyebilirler.
Bağlayıcılar:Metal iyonlarını kendilerine bağlayarak inaktif kalmalarını sağlarlar.
Kabartıcılar:Gaz üreterek hamurun kabarmasını sağlarlar.
Serbest bıraktırıcı ajanlar:Gıdaların;üretildikleri makine,kalıp veya paketleme materyallerine yapışmasını engellemek için kullanılırlar.
Taşıyıcı ve taşıyıcı çözücüler:Katkı maddesinin fonksiyonunu değiştirmeden,daha kullanışlı ve etkin olmasını temin etmek için kullanılırlar.
Hacim attırıcılar:Bir gıdanın enerji değerini arttırmadan hacmini arttırmak amacıyla kullanılır;daha çok diyet ürünlere sindirilmeyen lifli gıdalar olarak eklenirler.
Sertleştiriciler:Meyve ve sebzede katılık veya gevrekliği sağlamak,jellerde ise sağlamlığı artırmak amacıyla kullanılırlar.
Maya için besinler:Mayalar,mayalanmayı sağlayan tek hücreli canlılardır.Uygun ortam bulduklarında yaşamak için uygun besin maddesi tüketirler ve bunun sonunda gaz üretirler.Örneğin hamura katılırsa ,mayalanma gerçekleşir ve üretilen gaz hamurun kabarmasını sağlar.Maya için besinler,mayaların bulunduğu ortama katılarak mayalanmanın verimli olmasını sağlarlar.

Bu yazımızı beğendiyseniz, ayrıca ''Gıda katkı maddesi yiyeceklere hangi amacla katılır? '' yazımızda ilginizi çekebilir.

Gıda katkı maddesi yiyeceklere hangi amacla katılır?

Gıda katkı maddesi
Gida katki maddesi yiyeceklere hangi amacla katilir?

Katkı maddeleri etkin fonksiyonlardan dolayı yiyeceklerde kullanılmaktadır.İnsanların çoğu yiyecekleri kendileri üretmeyip hazırını almaktadırlar.Dolayısıyla yiyeceklerin yetiştikleri veya imal edildikleri yerlerden çok uzaklara sağlıklı olarak ve bozulmadan ulaştırılması gerekmektedir.Bu ise ,katkı maddeleri sayesinde sağlanmaktadır.Katkı maddeleri bozulmayı geciktirmenin yanı sıra bazı gıdaların besin değerlerini artırmakla ;onların tadını,yapısını ve rengini koruyup dayanıklığını artırarak daha çekici hale getirmektedir.

Katkı maddeleri yiyecekler içine şu beş ana nedenden dolayı ilave edilirler:

1-Ürünün kıvamını sağlamak

Bu amaca yönelik üretilen katkı maddeleri emilgatörler,stabilizatörler ve topaklanmayı önleyicilerdir.Emilgatörler katıldıkları ürünlere kalıcı bir kıvam verirler ve ürünün parçalara ayrılmasını önlerler.Yine bu gruptan stabilazatörler ve koyulaştırıcılar yumuşak ve tek düze kıvam sağlarlar.Topaklanmayı önleyici maddeler ise ,tuz benzeri maddelerin kolayca akmasına yardımcı olurlar.

Bu gruptaki katkı maddelerinin kullanıldığı gıdalara şu örnekleri verebiliriz.

Unlu mamuller,kek karışımları,salata sosları,dondurma,peynir,hindistan cevizi ve sofra tuzu.

2-Besin değerini korumak veya artırmak

Gıdaların bir kısmı üretim esnasında geçirdiği işlemlerden dolayı vitamin ve minerallerini kısmen kaybedebilmektedirler.Kaybolanları yerine koyabilmek veya mevcut besin değerini artırmak için bir çok gıdaya vitamin ve minerallar eklenmektedir.Gıdalara eklenen vitaminlere örnek olarak A,D,E,C ve B vitaminleri verilebilir.Mineraller,kimya biliminde daha farklı tanımlanmakla beraber biyokimyada vücuda dışarıdan alınan tüm elementleri kapsamaktadır.Gıdalara eklenen minerallere kalsiyum,demir ve iyot örnek olara verilebilir.Vitamin ve mineraller,haricinde bazı ürünler omega-3 yağ asitleri ile zenginleştirilmektedir.Besin değerini korumak ve artırmak için katkı maddelerinin katıldığı gıdalara şu örnekler verilebilir:Un ,ekmek,bisküviler,kahvaltılık tahıl ürünleri,pasta,margarin,süt ve iyotlu tuz.Bunun yanında bir sahsın diyetinde bu maddeler eksik olabilir,böylelikle eksik besin öğeleri yerine konulmuş olur.Bu tür bir zenginleştirme halk arasındaki beslenme yetersizlerini azaltmaya yardımcı olacaktır.

Her ne kadar vitaminler,mineraller(elementler)ve bazı yağ asitleri bu bölümde katkı maddeleri olarak bahsedilsede besin değerini artırmak amacıyla gıdalara eklenen bu tip maddeler Avrupa Birliğinde ve ülkemizde gıda katkı maddesi olarak kabul edilmemekte ve ''E''numarası verilmemektedir.Bunun yanında demir oksit (E172),C Vitamini (E300) ve E vitamini (E306-E309) gibi bazı mineral ve vitaminler ,mineral ve vitamin oldukları için değil;renklendirici ve antioksidan gibi özelliklerden dolayı katkı maddesi olarak kabul edilmekte ve ''E''numarası verilmektedir.Bu katkıı maddeleri kullanıldığı zaman hem besin değeri artmakta hem de diğer özelliklerinden faydalanılmış olmaktadır.

3-Lezzetini ve sağlığa yaralı halini muhafaza etmek

Koruyucu olarak kullanılan katkılar küf,havadaki oksijen,bakteri,mantar ve mayaların sebep olduğu bozulmayı yavaşlatırlar.Bazı bakteriler botulizm gibi hayatı tehdit eden hastalıklara sebep olabilirler.Anti-baktariyeller ,bu bakterilerin gelişmesini engeller.Antioksidanlar değişik yiyeceklerin içindeki sıvı ve katı yağların bayatlamasını veya tadının bozulmasını engelleyen koruyuculardır.

Bu gruptaki katkı maddelerinin kullanıldığı gıdalara şu örnekleri verebiliriz.

Ekmek,peynir,krakerler,dondurulmuş ve kurutulmuş meyveler,margarin,hayvansal yağlar,patates cipsleri,kek karışımları ve et.

4-Asitlik ve alkaliğin sağlanmasını veya kontrol edilmesini temin etmek

Gıdaların asitlik veya alkalilik derecelerinin belirli amaçlarla sabit tutulmasına ihtiyaç vardır.Bazı asit sağlayıcılar ısıtıldıklarında asitleri serbest bırakırlar .Bu asitler pasta ve büsküvi gibi unlu mamuller fırında pişerken sodayla reaksiyona girerek gaz çıkmasına ve ürünlerin kabarmasına sebep olur.Kabartma özelliğinin yanında bazı katkı maddeleri yiyeceklerin lezzet,tat ve renklerine uygun asitlik ve alkaliği ayarlamaya yardımcı olur.

Bu gruptaki katkı maddelerinin kullanıldığı gıdalara şu örnekleri verebiliriz.

Kekler,kurabiyeler,ekmekler,krakerler,tereyağı,çikolatalar,meyve suları ve gazlı içecekler.

5-Lezzeti artırmak veya arzu edilen rengi vermek

Birçok baharat ile doğal ve sentetik çeşniler gıdaların tadını arttırır.Benzer şekilde renklerde tüketicilerin beklentilerine cevap verecek şekilde bazı gıdaların görünüşünü güzelleştirirler.
Bu gruptaki katkı maddelerinin kullanıldığı gıdalara şu örnekleri verebiliriz.Alkolsüz içecekler,yoğurt,hazır çorba,şekerlemeler,unlu mamuller,peynirler,köfte harçları,reçeller ve sakızlar.

Bu yazımızı beğendiyseniz, ayrıca ''Gıda katkı maddesi nedir?'' yazımızda ilginizi çekebilir.

Gıda katkı maddesi nedir?

Gıda katkı maddesi
Gıda katkı maddesi


Gıda katkı maddeleri en geniş anlamıyla ;'gıdalara ilave edilen maddeler''dir.Literatürdeki tanımı ise ''Tek başına gıda olarak kullanılmayan ve gıdanın tipik bir bileşini olmayan,besleyici değeri olsun veya olmasın gıdalara teknolojik amaçla katılan ,doğrudan veya dolaylı olarak gıdaların bir bileşeni haline gelen veya bunların özelliklerini değiştiren maddelerdir.''Bu tanım;yiyeceklerin üretim,paketlenme,taşınma ve depolanmaları sürecinde kullanılan maddeleri içermektedir.

Şayet bir madde bir yiyeceğe özel bir amaçla eklenmiş ise bu katkı maddesine direkt(dolaysız)katkı maddesi denir.Katkı maddesi denince ilk akla gelen bu katkılardır ve ürün etiketlerindeki ''içindekiler''kısmında yazılmışlardır.Örneğin üreteceğiniz meyve aromalı bir içecek,puding,yoğurt veya sakıza tat vermek istiyorsunuz.

Bunun yanında kalori değerinin düşük olmasını istiyorsunuz.Bu durumda düşük kalorili bir tatlandırıcı olan aspartamı kullanıyorsunuz.Kullandığınız aspartam bir direkt katkı maddesidir.Direkt katkı maddeleri gıda etiketlerine yazılmak zorundadır.

Dolaylı gıda katkı maddeleri ise,gıdanın paketlenme,depolanma ve diğer işlemleri esnasında çok az miktarlarda gıdalara karışan maddelerdir.Örneğin ambalaj için kullanılan maddelerin çok az miktarları depolanma süresince gıdaların içerisine geçebilmektedir.

Bu yazımızı beğendiyseniz, ayrıca ''Gıda katkı maddeleri gerekli midir? '' yazımızda ilginizi çekebilir.

Gıda katkı maddeleri gerekli midir?

Gıda katkı maddeleri
Gıda katkı maddeleri gerekli midir?


Vücudumuzun temel besin öğelerine ihtiyacı vardır.Bunlar genel olarak vitaminler,mineraller,karbonhidratlar,proteinler ve yağlar olarak sınıflandırılabilir.Örnek vermek gerekirse vitaminler için C ve B vitaminleri,mineraller için demir ve çinko ,karbonhidratlar için nişasta ve şeker,proteinler için et ve baklagiller gibi proteinden zengin gıdalar,yağlar için ise iç yağı ve zeytinyağı verilebilir.
Protein ,yağ ve karbonhidratların belli oranda birbirlerine dönüşmeleri mümkün olmaktadır.Ancak proteinleri oluşturan bazı amino asitler ile yağları oluşturan bazı yağ asitlerinin vücudumuzda sentezi mümkün olmadığından ,vitamin ve minerallerde olduğu gibi mutlaka dışarıdan gıdalarla alınmaları gerekmektedir.Yeteri kadar alınamadığı zaman eksiklik düzeylerine bağlı olarak bazı hastalıklar ortaya çıkmaktadır.
''Gıda katkı maddeleri ,gıdalarla mutlaka almak zorunda olduğumuz besin öğelerinin neresinde bulunmaktadır?sorusuna verilecek cevap;''Hiçbir yerinde olacaktır.Çünkü gıda katkı maddeleri gıda maddesi değildir.Yani besleyici değerleri yoktur.Dolayısıyla beslenmemiz için katkı maddelerine ihtiyacımız yoktur.
Burada bazı istisnaları da belirtmekte fayda vardır.Yağlardan elde edilen bir monogliserit elbette yağlar gibi enerji verir.Ancak hiçbir gıdaya ''enerji versin''diye monogliserit eklenmez,emülgatör özelliğinden dolayı eklenir.Enerji versin istiyorsanız kimyasal işlemler sonucunda elde edilen monogliserit yerine yağın kendisini tüketirsiniz.Bir gıdaya antioksidan özelliğinden dolayı C veya E vitamini eklendiyse ,burada amaç ürünün vitamin değerini artırmak değildir.
Vitamin eksikliğimiz varsa vitamin tableti alarak tedavi olmalısınız.Ancak bir bölgede bazı vitaminlerin yaygın eksikliği varsa vitamin desteği için bazı vitaminler ürünlere katılabilir.Gıdaların üretilmesi sürecinde bazı vitaminler bozulmaktadır.Azalan vitamin miktarını yerine koymak için de vitaminler eklenmektedir.Gıdaları doğal haliyle tüketecek olsak bu vitamin azalması da kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Günümüzde dünya nüfusunun çoğunluğu şehirlerde yaşamaktadır.Şehirde yaşayanların kendi yiyeceklerini kendilerinin yetiştirme ve üretme imkanları yoktur.Bunun yanında birçok insan ,hızlı yaşamın gereği olarak hazır gıdaları fazlaca tüketmek zorunda kalmaktadır.
Günümüzün yaşam tarzı nedeniyle hazır gıda tüketimi neredeyse kaçınılmaz hale gelmiştir.Gıda katkı maddeleri kullanılmaksızın üretilen gıdaların bozulması katkı maddesi içerenlere göre daha hızlı olmaktadır.Raf ömrü azaldığı için maliyet yükselmektedir.Marketlerde satışa sunulan ürünlerin maliyetini düşürmek,raf ömrünü uzatmak ve diğer markalarla rekabet etmek gibi faktörler ticari açıdan katkı maddelerini kullanmayı zorunlu hale getirmektedir.
Gıda katkı maddeleri kullanılmadan üretilen bir ekmek daha kolay küflenir.Dolayısıyla taze tüketilmek zorunda kalınır.Tuz ,katkı maddesi içermezse kolayca toparlanır.Katkı maddesi kullanılmadan yapılan yapılan bir dondurma kolayca buz kristallerine dönüşebilir.Aslında farkında olmadan birçok katkı maddesini mutfaklarımızda kullanmaktayız.Yaygın olarak kullandığımız tuz,baharatlar,soda ve sirke bir türlü katkı maddesidir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki gıda katkı maddelerini kullanmak besin ihtiyaçlarımızı karşılamak açısından gerekli olmamakla beraber,günümüz yaşam tarzı bu maddeleri kullanmayı kaçınılmaz hale getirmektedir.Gıda katkı maddeleri kullanılmadan üretilebilen hazır gıdaların sayısı oldukça azdır.
Ancak tüketicilerin katkı maddesi içermeyen veya muadillerine göre daha az katkı maddesi içeren ürünleri tercih etmesi,zaman içerisinde üreticileri katkı maddelerini daha az kullanmaya teşvik etmektedir.Nitekim tüketici bilincinin gelişmesine paralel olarak,gün geçtikçe üretilen katkısız ürün miktarı artmaktadır.
Bu yazımızı beğendiyseniz, ayrıca ''Gıda alışverişlerinde nelere dikkat etmeliyiz? '' yazımızda ilginizi çekebilir.




Gıda alışverişlerinde nelere dikkat etmeliyiz?

Organik Alışveriş
Gıda alışverislerinde nelere dikkat etmeliyiz?


Gıda alışverişlerinde dikkat etmemiz gereken bir kaç önemli unsur bulunmaktadır.Bu yazıda ürünlerin son kullanma tarihi,sebzelerin taze olup olmasından behsetmeyeğim.Ürünlerin yapılışındaki içerindeki maddelerin ne olduğu ve nelerden uzak durmamız gerektiğini aktarmak istiyorum.Bu gıdaların arasında işlenmiş olanlarda olabilir etiketlerine bakmayı da ihmal etmeyin.

Bir atasözümüz var ''azı karar çoğu zarar'' diye.Belki ne zarar gelebilir ki diye düşünebilirsiniz.Her şeyin çoğu zarar olduğu gibi tam dengesini bilmemiz gerekiyor.Bugün Türkiye de yapılan gıda alışveriş sonrasındaki tüketimler neticesinde sağlığımız yinede bozulabiliyor.Bu genelde halsiz hissetmeler,ruh halimizde değişiklikler ve fiziksel olarak sağlığımızı olumsuz etkilemektedir.

Gıda alışverişlerinin çoğunluğunu ev hanımları yapsa da yinede alışverişe gitmeden önce bir liste yapmamızda yarar olacaktır.Bu liste içerisine aşağıda vermiş olduğum içeriklere mutlaka dikkat ediniz.

1-Şeker

Ruh halimizde değişime yol açan içeriklerin basında şeker gelmektedir.Biz farketsek de etmesek de yediğimiz bir çok ürünün içerinde yer almaktadır.Elinize aldığınız üründe şekerin farklı isimlerde gizlenmiş olduğunu görebilirsiniz.Üzerinde yazan sakaroz, esmer şeker, mısır şurubu, nişasta bazlı sıvı şeker, dekstroz, sorbitol, mannitol, xylitol, früktoz, meyve şurubu, glikoz, glikoz şurubu, bal, invert şeker, laktoz, maltoz, akçaağaç şurubu, melas, şeker şurubu, turbinado, amazake yazılarının hepsi birer şekerdir.Dikkat edin hepsinde birebir isim olarak aynı sonundaki ''oz'' takısına dikkat edin.Şeker bir çok hastalığı beraberinde getiriyor.


2-Beyaz un

Beyaz unun içerisinde bulunan kalori ve yüksek glikoz açlık hissinin kaybolmasının önüne geçiyor.Beyaz un yerine daha çok arpa,yulaf ezmesi,kinoa gibi tahıl ürünleri tercih edilmelidir.

3-Aspartam

Aspartam bir metil ester olan bir tatlandırıcıdr.Çay şekerinden 180 kat daha tatlıdır.Herhangi bir zararı bulunamamışsa da şeker oranı yuksek olduğundan Fenilketonüri hastalarının kullanılmasında uyarı yazısı bulunmaktadır.


4-Monosyum Glumat

Ambalajlı gıdalarda kullanılır.Gıdaların tatlarını uzun süre korumları ve raf ömürlerini uzatmak için kullanılır.Ambalajlı olarak satılan her türlü ürünlerde bulunmaktadır.Ambalajla satılan cips,dondurulmuş gıda türü ürünlerden uzak durunuz

5-Hidrojenize yağlar

Bir nevi trans yağda dediğimiz hidrojenize yağlardır.Yiyeceklerin raf ömrünü uzatmak kullanılır.İçerisinde trans yağ olan ürünleri tükettiğimizde kilo alarak yada kolestrolumuzun yükselmesine yol açar.Bunun yerine sızma zeytinyağı kullanmanızı öneririz

6-Gıda boyası

Gıdayı daha gösterişli renkli hale getirmek için kullanılır.Gıdaların tadını etki eder ve sağlığımızı tehdit eder.

Bu yüzden doğal yada organik ürünler tüketmeli ve sağlığımızı korumalıyız.Özellikle çocukların gelişimini etkilediğinden kesinlikle çocuklara bu süslü,renkli,tatlandırılmış gıdaları yedirmemek ve uzak tutmamız gerekir.

Bu yazımızı beğendiyseniz, ayrıca ''Çörek otu hangi hastalıklara iyi gelir?'' yazımızda ilginizi çekebilir.


Bir yılda ne kadar gıda maddesi tüketiyoruz?

gıda meddesi
Gıda Katkı Maddesi



Günümüzde gıda katkı maddelerinin kullanımı o kadar yaygınlaşmıştır ki katkısız ürün bulmak neredeyse imkansız hale gelmiştir.Üreticiler Türk Gıda Kodeksine uygun olarak üretim yapmaktadır ve katkı maddelerinin izin verilen sınırlar içerisinde kullanılmasında bir sınırlama yoktur.

Üreticiler için genel anlamda karlılık ön plandadır.Bu yüzden ;''Ürünler nasıl daha uzun ömürlü olur,nasıl daha lezzetli olur,nasıl albenili olur ve aynı zamanda nasıl daha ekonomik olur?''diye uğraşılmaktadır.''Nasıl daha az katkı maddesi kullabiliriz,katkı maddesi olmadan nasıl üretim yapabiliriz?''şeklinde bir endişe yoktur.Çünkü tüketicilerden bu yönde bir talep yoktur.Bunun sonucunda hazır ürün üretimindeki artışla birlikte katkı maddelerinin tületiminde de büyük bir artış söz konusudur.

Peki,bir yılda ne kadar katkı maddesi tüketiyoruz?Geleneksel beslenme tarzımız hazır gıdaalrdan büyük ölçüde arınmıştı.Ancak modern yaşam bizlerin beslenme tarzını da etkiledi.Artık her gün biraz daha fazla hazı gıda ve fast food tüketiyoruz.Yani ağırlıklı olarak batı tipi beslenmeye başladık.
ABD ve AB gibi batı tipi beslenmenin yaygın olduğu ülkelerde katkı maddelerinden zengin gıdalarla beslenme oldukça fazladır.Batı türü beslenen bir kişi yılda yaklaşık olarak 70 kg. katkı maddesi tüketmektedir.Yani yediği gıdaalrda yaklaşık 70 kg.katkı maddesi vardır.Bu miktar bir anlamda kendi ağırlığına tekabül etmektedir.
Ülkemizde de beslenme alışkanlıklarıvgün geçtikçe batı tarzına benzemektedir.Dolayısıyla katkı maddelerini az tüketme gayretiniz yoksa siz de yaklaşık olarak bu miktarda katkı maddesi tüketiyorsunuz dmeektir.Kendi ağırlığınız kadar katkı maddesi oldukça yüksek bir miktardır ve vücudumuzun besin olarak bunlara ihtiyacı yoktur.Bu yüzden ihtiyacımızın olmadığı ,zararlarıyla ilgili üzerinde çokça spekülasyonların yapıldığı katkı maddelerini tanımalı ve bu miktarı azaltmak için bir strateji geliştirmelisiniz.
Bu yazımızı beğendiyseniz, ayrıca '' Çörek otu hangi hastalıklara iyi gelir?'' yazımızda ilginizi çekebilir.